
Ankara
- ekinbasbuga
- 30 Eyl
- 2 dakikada okunur
Geçen haftadan beri Ankara’daydım. Annemle Behzat Ç’nin son sezonunu izledik. Denk geldi orada izlemek.
Son sezonu birlikte bi linç etsek ne güzel olur. Gar Katliamı ve son sahne arasında bi korelasyon kurulmuş.
Gar Katliamı ne korkunç bir olaydı bizler için.
Ondan sonra sürekli bombalar patladı Ankara’da.
O dönem lise-üniversite öğrencisi olanlarımız hala arada bir zihninden geçiriyor mu bunu acaba?
Bende pandemiden daha büyük bir etki bıraktı.
Hiçbir yakınımı kaybetmemiş olmama rağmen hala ne zaman kalabalık bir yerde ya da kapalı bi alanda olsam aklıma geliyor.
İki yıl önce İzmir’de oppenheimer izlerken devasa salona bakıp bunu düşünmüştüm.
Kızılay’da otobüs duraklarından ne zaman yürürsem düşünürüm.
Deniz Göktaş’ın gösterisini izlerken de, tam istedikleri profilde insanlar hepimiz bir anda yok oluruz diye ürperdim. Sonsuz an var.
Ama tanıdığım birine bir şey olmasına da gerek yok Ankara’da herkes birbirini tanıyor hissi geliyor istemsizce zaten.
Şimdi uzaklaştım ya Ankara’dan “davayı sattım”.
Daha da aidiyet hissi geliyor. İstanbul’dan bile Ankara diye bahseder oluyorum. İstanbul’a dönünce yerine mesela Ankara’ya dönünce diyorum.
Bazen kaçmak istiyorum elbette ama sanırım bu yazının konusu değil o.
Savcı Esra ile olan sahnelere bakınca, Savcı Esra’nın hikayesinin bu hale getirilişini bir yana koyarak söylemeliyim ki, ben iki karakteri birbirine çok yakıştırıyorum. Kutu bira sahnesinden sonra malum şarkıyı birkaç kere dinledim. Evet Ankara ve Behzat Ç içimdeki nostaljiyi besliyor belli ki.
Bir şeyleri (ama insanların yıllardır bildiği dinlediği izlediği şeyleri) ilk kez öğrendiğim anları hatırlatıyor bana. O ilk şok, çok beğeni, hayranlık, tekrarlamak, güven, anılarla kaydetmek ve müzik/film/dizi/ kitap neyse onu hayatının o döneminde yaşananlarla birlikte hislerinle gömmek.
Yıllar sonra bi yerde dinleyince görünce de o güvenli nostaljinin etrafa dağılışı ve belki güncel anılarımla dolu hislerin ve hikayemin kasetin üstüne kaydedilişi.
Çünkü 16-17 yaşında üniversite sınavına hazırlanırken sabah kahvaltılarında Behzat Ç izleyip 1-2 senedir yaşanan patlama olaylarından korkan ve entelektüel olarak gelişmeye çalışan ben, 26 yaşında Ankara’dan kopmaya/ kopmamaya? çalışırken ve Behzat ç’nin yeni sezonunu izlerken, arada akan 10 yılın da farkına varıyorum. Gömdüklerimin üzerine yeni kayıtlar yaparak.
Sevgiler,



Yorumlar